Nancy, kabuslar görmektedir. Kabuslarla dolu uykularında, bir şey onu öldürmek ister. Canavarca bir şey.. Durdurulamayan.. Ancak, Nancy’i bekleyen daha korkunç şeyler vardır. Çok, çok daha korkunç.
Nancy, okul arkadaşlarının da aynı şeytani rüyayı gördüklerini ve parçalanarak öldürüldüklerini öğrenir. Aynı rüyayı gören arkadaşları uykularında, rüyalarındaki vahşi canavar tarafından parçalanmaktadır.
Araştırmayı yapan polis, Nancy’nin kanı donduran açıklamasını göz ardı edince, Nancy, bu korkunç katille olan olağan dışı savaşını sürdürmek için kabuslar cehennemine geçme hazırlıkları yapar. Kabuslar cehenneminde, Nancy karanlık, yıllara uzanan bir sır olan “Elm Sokağında Kabus” gerçeğiyle yüzleşir..
Yazar ve yönetmen Wes Craven, en derindeki ilkel korkularınızı açığa çıkaracak, çağdaş bir korku fantezisi yaratmıştır. Ancak, kendinize “Bu sadece bir rüya” diyebilirsiniz, öyle değil mi?
70’li yılların sonunda, 80’lerin başında Sean Cunnigham, John Carpenter ve Tobe Hooper korku türünü tanımlamışlarsa da, Wes Craven, aynı türü sadece bir kez değil, – Çığlık filmiyle birlikte – iki kez üst üste tanımlamıştır. Ancak, Çığlık’tan önce Elm Sokağında Kabus ve 100 delinin gayri meşru oğlu Freddy Krueger vardır. Pek çok film gibi bu filmde, korkunun “kurallarına” sıkı sıkıya bağlı kalmıştır. (Korku sinemasının kurallarıyla ilgili herhangi bir fikriniz yoksa, bilginiz için bu kuralları kısaca sıralıyoruz: ‘Bakire’ hayatta kalır, cinsel ilişkiye girerseniz ölürsünüz, alkol ya da uyuşturucu alırsanız yine ölürsünüz. “Geri döneceğim” diyemezsiniz; çünkü dönemeyeceksiniz (daha detaylı bilgi için Çığlık Üçlemesindeki Randy’i inceleyebilirsiniz). 1984 yılında ise, sizi rüyalarınızda öldüren katille ilgili bu küçük film gösterime girmiştir.
İlk bakışta basit bir konsept gibi görünse de, baş karakter Nancy’nin sadece düşmanına karşı değil, alkolik annesinden ve babasının olmamasından kaynaklanan travmaları, aklını kaçırdığı kanısı ve uykuyla da savaştığını görmek ürkütücüdür. Nancy çok geçmeden uyursa öleceği sonucuna vardı. Nancy, içinizi acıtan karakterlerden biridir. Duygusuz ya da düşmanından bağırarak kaçan basit bir karaktere dönüştürülmemiştir. Amerika’daki bir çok genç gibi duyguları ve sorunları vardır.
Film oldukça tipik bir tarzda başlar. Freddy Krueger, korku filmi kurallarına göre ektiklerini biçecek olanların izini sürmektedir. Freddy, sınırlı miktardaki konuşmaları ve ürkütücü görünüşüyle, korku salan biridir. Serinin devam filmlerinde, daha şakacı bir caniye dönüşüyorsa da, Krueger’ı serinin başında üst seviyede korku salarken izliyoruz. Ancak, filmin bir yerinde heyecan artar ve Nancy’nin, film boyunca cinsel ilişkiye girmeyen, kibar ve tatlı erkek arkadaşı Glen’in ölümüyle de doruk noktasına çıkar. Kendinizi tutamayıp, “Bu haksızlık, o ölmemeliydi” dersiniz. Esasen, Craven’ın göstermenizi istediği tepki işte tam da budur.
Korku, Freddy’nin kesin ölümüyle sona ermez. Craven, “Daha ölmedi” tarzındaki sonla, hala korku türünün tipik sonlarına uygun olarak -fakat kendi üslubuyla- hareket eder. Craven, sizi sonunda her şeyin yoluna girdiğine, olanların hastalıklı bir rüyadan ibaret olduğuna ve rüyaların sizi incitemeyeceğine inandırarak rahatlamanızı sağlar. Şeytan filminin sonuna benzer bir şekilde, iyinin mi yoksa kötünün mü galip geldiğine karar vermeyi size bırakarak, sizi şaşırtır.
Bir düşünün, Nancy için hangisi daha zordur? Freddy’nin izini sürmek mi, yoksa gitgide artan uyku bozukluğu mu? Herhangi bir insan uykusuz kalarak, ne kadar süre akıl sağlığını koruyabilir ki? Ayrıca, film, derin bir uykudaki Amerikan kasabalarının içlerinde bir yerlerde çürümüş bir şeyler olduğunu da gösterir. Nancy, arkadaşları ve ailelerinde vücut bulan bu banliyö manzaraları, ahalinin toplanıp Freddy Krueger’ı yakması, çocukları taciz edip öldüren Freddy’nin kendisinden – bir bakıma – daha korkunç sayılabilir. Tıpkı Stephen King gibi Craven da, yaptığı işlerde, en korkunç şeylerin başınıza küçük, sessiz kasabalarda gelebileceğini göstermekten zevk alır. Bunun nedeni belki de o sıralarda ortaya çıkan sayısız seri katille Amerika’nın başının dertte olmasıdır. Nedeni her ne olursa olsun, bu film pek çok açıdan klasikler arasında yerini almıştır ve kimse bunun aksini söylemeye cesaret edemez..
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ ?
- Yönetmen Wes Craven, Freddy Krueger’in isminin, ona okulda zorbalık yapan bir hademe çalışandan geldiğini; dış görünüşünün ise, gençken onu ürküten bir serserinin dış görünüşünün değiştirilmiş hali olduğunu söylüyor.
- Glen yatağa çekilmeden hemen önce, televizyon kanalı ismini anons ediyor; “KRGR”
- Nancy’nin uyanık kalmak için izlediği film, Sam Raimi’nin The Evil Dead (Şeytanın Ölüsü filmidir. Wes Craven’a teşekkür etmek amacıyla, Sam Raimi, (Şeytanın Ölüsü II), filminde mahzenin tavanından sarkan, gizlenmiş bir Freddy eldivenine yer verdi.
- Yönetmen Wes Craven’in aklındaki asıl Freddy Krueger konsepti, çenesinin üzerindeki etten görünen dişler, yaralarla kaplı bir surat ve kafatasının, başından görünen bir kısmıyla çok daha korkunçtu. Makyaj uzmanı David B. Miller, bir aktörün inandırıcı biçimde o hale getirilemeyeceğini, bir kukla ile film çekilmesinin zor olacağını ve bir kuklanın, gerçek oyuncularla uyum sağlayamayacağını söylemesi üzerine, Wes Craven fikrinden vazgeçti.
- Bu filmin özel efektler bölümünde, Jim Doyle iki kez Freddy’i oynadı; Freddy’nin kötü üne sahip eldivenini yarattığı filmin ilk sahnesinde ve bir kez de Freddy’nin Nancy’yi küvete çektiği sahnede. Jim Doyle’ın eşi Cristina Johnson ise, sualtına çekildiği sahnede Nancy’i oynadı ve yapış yapış merdivenlerdeki sahneler için el ve ayak dublörlüğü yaptı.
- Nancy’nin, Tina’nın evinde uyuduğu ve Freddy’nin duvarı aşıp yatağın üstüne geldiği sahnede, (13. Cuma filmlerinden) Jason’ın hokey maskesi görülmektedir.
- Johnny Deep, arkadaşı Jackie Earle Haley’e seçmelerde eşlik ederken, ona seçmelere katılmak isteyip istemediğini soran yönetmen Wes Craven tarafından keşfedildi.
- Son sahnede, üstü açılabilen arabanın, üst kısmı beklenenden daha hızlı ve sert bir şekilde aşağıya indi. Aktörlerin yüzlerindeki ifade bu nedenle gerçektir.
- Nancy’nin banyo küveti, bir yüzme havuzunun üzerine inşa edilmişti. Aktris Heather Lagenkamp, filmin çekim süresi boyunca, 12 saatini bunun içinde geçirdi.
- Bu film, New Line Cinema’nın yaptığı ilk gerçek filmdir. Bundan önce, sadece üniversite kampüslerine dağıtım yapan bir şirketti.
- Bu film, Freddy’nin sert kırmızı kolları olan bu süveteri giydiği tek filmdir. Bundan sonra giyilenlerin hepsinin kollarında, aynı zamanda, yeşil şeritler de vardı.
Freddy Krueger Makyaj Videosu
- Orijinal eldiven, Elm Sokağında Kabus Bölüm 2: Freddy’nin İntikamı filminde de kullanıldı ancak daha sonra kayboldu. Orijinal eldiven, 1986 yılında, Şeytanın Ölüsü II adlı film için de kullanılmıştı.
- Bu filmden elde edilen başarıyla, New Line Cinema iflastan kurtuldu, ve adı “Freddy’nin inşa ettiği ev”e çıktı.
- Nancy’nin rüyalarının “incelendiği” ve saçlarının beyazladığı sahnede, hemşireyi Wes Craven’ın karısı Mimi oynadı.
- Yönetmen Wes Craven, daha önce de kendinden sonraki filmlere temel oluşturan “The Hills Have Eyes” (Tepelerdeki Gözler) ve “Last House on the Left” (Soldaki Son Ev) filmleriyle dikkatleri üzerine çekmişse de, bu film onu herkesin tanıdığı bir isim haline getirdi ve yaptığı diğer korku filmlerinin ölçüleceği bir standart belirledi. Bu, 1996 yılına, yani “Çığlık” filminin piyasaya çıkmasına kadar aşamayacağı bir standarttır.
- Kötü adam Freddy Krueger’ı oynayan Robert Englund, yıllar içinde, aralarında Tobe Hooper’ın filmi (Eaten Alive adıyla da bilinen) “Ölüm Tuzağı”, “Galaxy of Terror” (Korku Galaksisi) ve “Dead and Buried” (Mezardaki Ölü) filmlerinin de bulunduğu sayısız korku filminde rol almasına rağmen, belki de en çok kült bilim kurgu serisi “V”’deki komedyen yardımcısı, vejetaryen kertenkele yaratık Willy rolüyle – bu film Elm Sokağı’ndan daha önce olsa bile – hatırlanmaktadır.
- Şerifi oynayan John Saxon’un, “Battle Beyond the Stars” (Yıldızların Ötesindeki Savaş), Dario Argento’nun “Tenebre” filmi ve “Cannibal Apocalypse” (Yamyamların Gizemi) gibi geniş bir yelpazedeki korku ve fantastik filmlerle olan ilişkisi uzun bir süreye dayanmaktadır. Bunun yanı sıra, Bruce Lee’nin destansı filmi, “Ejderin Kalesi” ve daha yakın bir tarihe ait olan Quentin Tarentino’nun vampir filmi “From Dusk till Dawn” (Günbatımından Şafağa)’da da rol aldı.
- 6 tane devam filminin çekilmesine ek olarak, 90’lı yılların başında, film “Freddy’nin Kabusları” ismiyle televizyon dizisi haline de getirildi. Bunların, Elm Sokağıyla hiçbir ilgisi yoktu. Bu televizyon dizisi sadece, Freddy Krueger tarafından sunulan alacakaranlık kuşağı tarzındaki bir öykü hikayeleriydi..
- Bu film için ayrılan bütçe, 1.8 milyon dolar’dı, ancak film sadece ABD’de 25.5 milyon dolar hasılat yaptı.
Korku sitesinden alıntı...